21 Aralık 2014 Pazar

4. Mektup

Başka şehirlere ait sokaklardan
akşamüzeri -yine- kavuşamamaktan
istanbul’da son katta içilen biradan
metin abi’lerin yalnızlığından
fazıl’ın piyanosundan
hafif batı çokça doğu şarkısından
sona kalan biten bir yıldan
tümce olamayan kelimelerden
karınları beyaz iki kediden
bunun gibi kötü şiirlerden
payımıza ne düşüyorsa aldık.
ne düştü?
-kendi adıma konuşayım-

karlar altında bir kürt çiçeği,
adını sormadan mevsim geçti.


Aralık 2014
Deniz Perhan

3 Aralık 2014 Çarşamba

Santur üzerine bir kaç kelam, Hande Yavuz

                                                        
Sokakta ve zaman zaman farklı konser mekanlarında görüyoruz onu. Kanuna benzetiyoruz biraz . Ama sesi daha farklı, daha bir içimize işleyen cinsten. Bize yabancı bu sesi sokakta duyduğumuz zaman durup bizi ele geçirmesine izin veriyoruz. Santuru ve yolcuğunu merak edip Eskişehir’de, Türkiye’nin bir çok yerinde, sokaklarda, sahnelerde çalan Deniz Perhan ile soğuk bir kış günü santur ve müzikal yaşamı üzerine sohbetimize başlıyoruz.

Müzikle olan ilişkin ne zaman başladı?
Açıkçası müziğe çok erken bir yaşta başlamadım. Bir çok kişiye göre belki geç olacak bir zamanda başladım, 15-16 yaşlarında falandım. Lisenin başları sayılır. Ailemde müzisyen yok. Belki de iyi bir müzik dinleyicisi olmamla ilgiliydi. Santurla 6 yıldır ilgileniyorum ki bu süre zarfında farklı 3 yıl vurmalı çalgı deneyimim oldu. Kimisine merak sarıp, kimisini bırakıp devam ettim.  9 yıla yaklaşan bir müzik yapım sürecinin içindeyim.
Bu süreçte ailenden destek görebildin mi?
En başta böyle bir destek yoktu. Belki de başarabileceğime inanmıyorlardı. Geçtiğimiz Eylül ayında üyesi olduğum grupla Eskişehir Toprak Sempozyum’unda çaldım. Bu sene mezun olacağım ilk defa annem babam kardeşim İzmir’den Eskişehir’e konserim için geldiler bir şeyler yapabildiğimi gördükçe maddi olarak da desteklediler. Yeni çalgı aleti alman gerekiyor kazandığın ya da elinde olan para sana yetmiyor bu durumda aile devreye giriyor eğer imkanları varsa seve seve destek oluyorlar. Eskiden boş zaman uğraşı olarak görüyorlardı. Şimdi durum amatörlükten profesyonellik değil belki ama yarı-profesyonelliğe evrilince yanımda olduklarını gördüm. Şanslı sayılabilirim.
Müzikle ilgili herhangi bir eğitim aldın mı?
Müzik konusunda bir eğitim almadım, gördüğümü taklit ederek başladım. Daha sonra santura merak salıp devam ettim. İyi bir enstrümanist olmanın iki önemli koşulu olduğunu düşünüyorum. İlk olarak genel müzik bilgisi, ikincisi de enstrümana hâkimiyet. Bundan 5 sene önce ben de hakimiyet yoktu ve müzik bilgim olmadığı için enstrümanı tanımadığım için çok basit bir şarkı bile çalamıyordum. Ama şimdi bana hadi bize bir santur çal diyebiliyorlar.
Santurla nasıl tanıştın?
İzmir’de sokakta çalan bir arkadaş vardı, Ozan Özdemir, onu gördüm etkilendim, merak ettim. O zamanlar tanışmıyorduk şimdi çok sevdiğim arkadaşım. Kendisi de Çevre Mühendisliği okuyordu o dönemde. Şimdi İzmir’de çalgı yapımıyla ilgileniyor. Onunla tanıştıktan sonra santur edindim, üzerine düştüm ve çabaladım zaten müzikle ilgileniyordum.
Bir hevesle mi başladın?
Tabi , zaten perküsyon çalıyordum İzmir’de ufak bir grubumuz vardı. Birkaç arkadaşla beraber türkü çalıyorduk. Bu ilk grubumuzda protest bir damar vardı. Daha sonra birçok solcu gibi dağıldık tabi. Bir yerden sonra kopamıyorsun müzikten, perküsyon ile altyapıda kalmaktansa müziğin melodisi olmak istiyorsun. Melodik bir enstrüman çalmak istiyordum aklımda akordeon ve santur vardı. Herkes gitar, bağlama çalıyordu farklı bir şey çalmak istedim hakkımı santurdan yana kullandım.


Bir grupla birlikte santur çalmak kolay mı ?
Aslında çok güzel bir soru sordun. Santur çok eski bir çalgı, çok ilkel bir çalgı. 2000 yıllık bir tarihi var. Haliyle bulunduğu coğrafyanın ihtiyaçlarına göre şekillenmiş. Benim kullandığım santur, Klasik İran santuru. Eşik sayısına göre adlandırılıyor. Kullanıldıkları coğrafyalara göre farklı isimler almış mesela Macaristan’da Cimbolom, Amerika’da  Dulcimer var. Japon  santuru var Hint santuru var. Bunlar benzese de birbirinin aynısı değil. Klasik İran Santurunu Türk müziğinde kullanmak çok kolay değil. Çünkü İran müziğini belli bir düzene göre akortlayıp çalabiliyorsun. Tek bir düzende belki yarım saat kadar. Batı müziğine Türk müziğin uygun değil,  Türk müziğinde şarkıdan şarkıya makamın farklı olmasının yanı sıra şarkıların içinde geçişli makamlar da olabiliyor. Kürdilihicazkar diye bir makam var mesela, hem kürdinin özelliklerini alıyor, hem de hicazın özelliklerini alıyor. Sahnede iki santur kullanıyorum ama açıkçası şu an ikisi de yetmiyor. Kanun gibi mandal düzeneğini santura uygulamak istiyorum. Basit olarak anlatırsam hızlı olması açısından tellerin bulunduğu eşikleri sağa ve sola kaydırarak akord ediyorum. Santur üzerinde, çelik ve prinç olmak üzere iki farklı tel var. Çalacağın düzeni bilip ona göre ayarlaman gerekiyor tellerini. Santurun yapısından kaynaklı bir zorluğu var.

Türkiye’de profesyonel anlamda santurla uğraşan birini araştırdığımızda Sedat Anar’ı görüyoruz sen profesyonellik anlamında albüm yapmak, müzikal olarak kendini geliştirmeyi planlıyor musun?
Aslında kim istemez. Uluslar arası ilişkiler okuyorum okuduğum bölümü de seviyorum, müzik yapmayı da elimden gelirse ikisini de yapmak isterim. Hayatımın tamamı müzik değil ama önemli bir kısmında. Profesyonellik albüm anlamındaysa, yaklaşık 1.5 Senedir bir grubumuz var Ayrık Otu isimli. Orda da yeni yeni beste çalışmalarına başladık bir iki tane şiir var. Bir tanesi Fuzuli’den diğeri de Karacaoğlan ‘ dan bunları yorumlamak var şimdi kafamızda. Benim gruptan ayrı olarak 3 yıl boyunca yaşadığım sokağa ve kedim zagor için yaptığım bir kaç minimal bestem var. İmkan olursa onları bir albüme toplamak güzel olur.

Sahnede çalmaktansa sokakta çalmak nasıl bir duygu?
Sokakta çalmak çok keyifli bir şey. Grup olarak bir kez sokakta çaldık ve sokağı ciddi bir sahne olarak görüyoruz. Sempozyum’da çalmak için de prova aldık sokakta çalmak için de. Çok söyleniyor sokak eksikleri kapatır, gitar mı çalıyorsun sen de gel. Müziği nerede yaparsan yap ciddiye almak ve gereken emeği çabayı sarf etmeniz gerekiyor.

Sokak ve santur bir bütün gibi oldu bu konuyla ilgili ne söylemek istersin?
Türkiye’de biraz böyle. İran’da santuru klasik senfoniler de bile kullanabiliyorlar. Özel bir konser mesela, santurun parçaları yazılmış. Senfoni orkestrasıyla beraber Türk müziği çalmak kolay bir şey olmaz. Ama teklif gelse gecemi gündüzüme katarım. Eminim çok keyifli olurdu.

Santur yeni tanıdığımız bir çalgı ama sokakta çok popüler, sen beğeniyor musun ilgilenenlerin yaptığı müzikleri?
Türkiye’de bir şey çok çabuk popüler olup çok çabuk tüketilebiliyor. Mesela bundan 5-6 sene önceye baktığımızda santuru pek kimse bilmiyordu. Bu süreçte çok hızlı bir şekilde yaygınlaştı. Birbirinin benzeri çok fazla grup çıktı Türkiye’nin bir çok yerinde. Biraz internetten araştırırsak bulabiliriz bu grupların hepsi  ‘’uzun ince bir yoldayım’’ türküsünü çalıyordur. Hiç birinin de diğerine göre farkı yok. O yüzden Türkiye’deki birkaç istisna dışında santur çalanları pek dinlemiyorum, dinlerken de açıkçası pek keyif almıyorum.


Santur popülerliğini sürdürebilecek mi?
Santur çalanlarla ilgili bir durum bu. Kısıtlı bir enstrüman desem de derya deniz. Sedat Anar bu konuda çok başarılı. Ama dediğim gibi bir orkestra çalgısı değil. Çalan bir şarkıyı duyduğun an santuru çıkarıp eşlik edemiyorsun, transpoze etmen gerekiyor.
Solo bir çalgı. Çünkü santurun üstünde hem bas hem tiz sesler var ve tek başına çok kulak tırmalamıyor. Ama bir bas gitar, kontrbas, keman o dengeye sahip olmadığından çok uzun süre tek başına değil de orkestrayla dinlediğimizde çok daha keyifli bir hal alıyor. Santuru, piyano gibi uzun süreler boyunca dinleyebilirsiniz. Ardavan Kamkar’ın solo albümü darya sizi hiç bilmediğiniz alemlere çıkarabilir.


Son olarak bize Ayrık Otu’ndan bahsediyor. Kendi müziğini yapan, müzikseverlere farklı bir tatlar sunan, tekdüzelikten olabildiğince uzak duran bir grup Ayrık Otu. Çok eski bir grup değil ama kendini bulabilmiş kısa süre içerisinde. Karacaoğlan’dan, Fuzuli’den dünya müziğinden besleniyor, herkesi kucaklayabiliyor melodisiyle.  Eskişehir’de müziklerini yapabilecekleri alternatif yerler olmadığından yakınıyor Deniz , onaylıyorum hava artık soğuk sokakta müzik yapmak zor, performanslarını sergileyebilecekleri pek mekan da yok. Söyleşimiz bittikten sonra bulunduğumuz mekanın işletmecisiyle konuşuyor , yakın zamanda Kıraathane’de Ayrık Otu olarak müzik yapacaklarını öğreniyorum. Gelecek haftalarda müzik dinlemek isteyenler için ipuçlarımı bırakıp, Deniz’e sohbeti için teşekkür ediyorum.

Hande YAVUZ, Aralık 2014