13 Mayıs 2012 Pazar

kırlardan geliyorlar

daha bu blog dünyasında yeni olduğumdan mütevellit nasıl kullanmam gerektiğini kendime öğretecek yeni bir metin daha oluşturayım dedim. kırlardan gelecekler değil de öhöm ses deneme bir de diyebilirdim. muhtemelen şuan benden başka bir okuyucu da olmadığından mütevellit rahatım. senin de dikkatini çekmiştir bu mütevellit, ne hoş kelimeymiş yahu. sanırım şu kelimeyi hayatımda cümle içinde kullandığım sayılı yerlerdendir burası.

neyse efenim sözü fazla uzatmadan, yeditepe istanbul'dan mini bir parça izliyelim, turgut abi'den o şiiri okuyalım.




kırlardan geliyorlar ellerinde sümbülteber
elbette kırlardan kırlardan gelecekler
başka türlü nasıl güzelleşir bu akşamüstleri
söyleyin nasıl dayanılır dükkanlara depolara
bu katran kokusu başka türlü nasıl geçer

sonsuza varmadan bir önceyiz sanki
-o sayının da bir adı vardı unuttum -
her şey öyle saydam öyle madensel
kapıların kilitleri açık ve herkes uykusuz
hepsinin elinde bir saat bir sümbülteber

eskiden şaşardık bazı şeylerin yokluğuna
artık bu yokları var etmeyi usladık
ağaçları budadık omandan balıkları tuttuk denizden
hani bazı açılmaz sanılan kapıları omuzladık
çünkü herkesin elinde bir saat bir sümbülteber

hey koca dünya nasıl avucumuzdasın
nasıl da parlıyorsun ey gözleri maden
çözdüğüm bütün bulmacalardan zorludur yüreğin
elbette kırlardan gelecekler kırlardan
kırlardan gelecekler ellerinde sümbülteber

ey güzelim sümbül ve teber ey canım
gördüğüm sanki o değildi
sanki kuşlar albümünden bir maden

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder